Dağların zirvesinde, gökyüzüne daha yakın olursun ama bu sadece irtifa toplamak değil, aynı zamanda ruhun da yükselmesidir. Sabahın erken saatlerinde başlayan yolculukta, güneşin ilk ışıklarını selamlarsın. Sıcaklık sıfırın altında, nefesin buğu yapıyor havada.
Yürümeye başladığında, adımların karın üstünde hafifçe iz bırakır. Her adım bir öncekinden daha ağır, her nefes biraz daha derin. Yol zorlu, eğimli, yer yer kaygan. Ama senin için bu, doğayla iç içe olmanın bir parçası. Vücudunun ısısı arttıkça, soğuğu hissetmez olursun, adeta bir iç ısıyla dolup taşıyorsun.
Zirveye yaklaştıkça, manzara değişir. Ağaçlar seyrekleşir, karla kaplı zirveler göz kamaştırır. Daha da yalnızlaşırsın. Burada, yükseklik ve soğukla mücadele, sadece bedenen değil, zihnen de bir sınavdır. Kalp atışların hızlanır, her adımınla daha da yükselirsin. Sonunda zirveye ulaştığında, tüm zorluklara değmiş olduğunu anlarsın.
Aşağıya doğru iniş ise başka bir meydan okuma. Vücudun ısınmış olsa da, rüzgarın soğuğu yüzünde hissedilir. Her adımda dikkatli olmalısın; bir yanlış hareket, kayıp bir denge, her şeyi değiştirebilir. Ama sen, doğanın bu sert koşullarında bile bir güzellik, bir huzur bulursun.
Akşam olunca, günün sonuna varırsın. Tebrikler. Başardın ve bir adım daha ileri gittin. Her kasın ağrıyor olabilir, ama içinde tarifsiz bir mutluluk, bir başarı hissi var. Dağlar, seni sadece fiziksel olarak değil, ruhen de dönüştürmüştür. Ve sen, bu anılarla zenginleşmiş, hayata daha da bağlanmış şekilde evine dönersin.
Birileri belki der ki, “Bu kadar zahmete değer mi?” Ama sen bilirsin ki, bu zorluklar seni sen yapan, hayatını anlamlandıran şeyler. Ve her zorlu adımda, hayatın kıymetini bir kez daha anlarsın.
Tavsiyem
Limitlerini, yukarılara taşıyacak kadar zorlamak istemeyebilirsin, yapma o zaman. Zaten buna gerek de yok. Sadece bir adım ileri taşımaya çalış yeter. Bir kendini gör ve biraz daha iyi halini hedefle. Bu seni parçalamaz ama güçlendirir. İşte o zaman geleceğin nokta seni çok daha fazla mutlu edecek.